Ana içeriğe atla

Kayıtlar

problem çözme Uyarıcının (nesnenin) sürekliliği ( 8 ay) 6 aylık bebeğinizin oyuncağını onun gözü önünde bir örtü ile saklayın, oyuncağı kısa süre sonra -10sn- 30 cm uzakta bir yerde çıkartın o farketmeden. Bebeğiniz oyuncağın yer değiştirdiğini zannedecektir. Aynı oyunu bebeğiniz 8 aylık olduğunda yapın 8 aylık bebeğinizin gözü önünde oyuncağının üzerini bir örtü örtün, yine kısa süre sonra 30 cm uzakta bir yerde oyuncağı çıkartın, bu sefer bebeğiniz oyuncağın kaybolmadığını biliyordur ve aramaya çalışacaktır örtüyü kaldırıp, oyuncağının benzeri açıkta bile olsa. 8 aylıkken artık gerçek bir değerlendirme yapabilmektedir. Problem çözmede ilk adımdır. Uyarıcının ( nesnenin) korunumu (14 ay) Bebeğinizin oyuncağını önce sarı sonra kırmızı örtünün altına koyun. Oyuncağı en son gördüğü yerde, yani kırmızı örtünün altında arıyor mu? Arayabilir. Bu yeni ve önemli bir aşamadır. 14 aylık olan bebeğiniz, nesnenin kaybolmadığını, oyuncağını en son konulan ye...
güvenli bağ anne ile çocuk arasındaki bağ evreleri 0-6 hafta arası bağlanma öncesi dönemdir, bebek bakarak ağlayarak annesini yanında tutar 6 hafta ile 6-8 aylar bağlanmanın oluştuğu  dönemdir, anneye karşı güven hissi oluşur, en çok anneye odaklanır, anne gittiğinde bunu protesto etmez. 6-8 ay ile 2 yaş bağlanmanın olduğu dönemdir, artık çocuk annenin yokluğunu tolere edemez, anne yanında yoksa protesto eder, ağlar..,ayrılık kaygısı ve yabancılardan korkma bu dönemde başlar, yabancıların yanında sürekli anneyi arar gözleri. 2 yaş ve sonrasında çocuk anneden bağımsızlaşır, dil gelişimi ilerlediği için söylenileni anlar annenin yokluğunu tolere eder, ayrılık kaygısı azalır.
sahiplik alanı sahiplik alanı, bir yaş çocuğu: elindeki onundur. bir buçuk yaş çocuğu: hem elindeki hem gördüğü onundur. iki yaş çocuğu: elindeki, gördüğü , hem de arayıp bulamadığı oyuncağı da onundur. bir yaşlarında bebek, elindeki oyuncağının alınmasına üzülür, onu kendisinin kabul eder.elinde olmayan şeyle arasında bir ilişki kurmaz. bir buçuk yaşındaki bebek, karşısına sevdiği bir oyuncağı konulsa ve sonra birisi alıp oyuncağı götürse, bebek ağlar. iki yaşında ise gözünün önünde olmayan oyuncağını arayıp bulamayınca da üzülüp ağlar
masum sorular Çocuklar neden soru sorar? Tuvaletteki sular nereye gidiyor? Karnımdaki gurultuyu kim yapıyor? Gökyüzü neden mavi? Süpermen gibi uçabilir miyim? Erkekler neden ayakta çiş yapar? Bebekler doğdukları andan itibaren içgüdüsel olarak çevre ile ilişki kurarlar. Konuşmaya başlamadıkları dönemde gözlem yolu ile merak duygularını giderirler. Konuşma ile birlikte ‘neden’ sorusunu çok sık duyar oluruz. Bazen sabrımızı, sınırlarımızı zorlarlar, gün biter sorular bitmez. Sürekli karşılıklı konuşmak isteyen çocuğumuz vardır karşımızda soruları ile bizi bayıltan, Aslında bu sorular ile; Beni ciddiye al: Ciddiye alınmak ve ilgilenilmek istiyor, sorduğu soru ne kadar saçma ve basit olsa da ilgiyle cevap vermek gerekiyor. Çocuğunuzun büyüdüğünü kabullenip onunla bir yetişkinle konuşur gibi karşılıklı oturup sohbet edin. Özellikle onu korkutan bir durumla ilgili soru sorduğunda onu ciddiye alıp sakince dinlemeniz, onu sakinleştirecektir. Benim anlaya...
3 yaşındaki çocuğunuz odasında uyumak istemediğini çünkü yatağının altında bir canavar olduğunu söylediğinde? genelde düşünmeden verdiğimiz tepkiler: ' odanda canavar falan yok, zaten canavar diye bir şey de yoktur, hem korkacak ne var yat işte'  böyle söylediğimizde, çocuğumuz anlaşılmadığını hisseder. 3 yaşındaki bir çocuk odasında canavar olduğundan emindir, çünkü zihinsel gelişimi şu an için somut şeyleri algılamaya yeterli olduğu için odasında gördüğü bir oyuncağını ya da bir gölgeyi canavar olarak algılamıştır. onun yerine: öncelikle korku duygusunu kabul etmemiz gerekir.Hissettiği duyguyu isimlendirerek işe başlamalıyız: ' demek korkuyorsun?' 'kendini güvende hissetmedin değil mi?' ' bu çok normal, senin yaşındaki bütün çocuklar gece korkabilirler' ' senin için ne yapmamı istersin?' bu soru sonrası çocuğumuz bizden ne istediğini söyleyebilir, kendini anlaşılmış ve rahatlamış hissederek.
Doğruyu söyleyen en ‘cesur’muş, Mış miş muş… Ne güzel olurdu bunları ezberleyip de yalanını yakalasak birilerinin. Ya bu,  sevdiğimiz kişi ise, onu utandırmamak için yalanına inanmış gibi yapar susar mıydık? Ben susmayı tercih edenlerdenim. Siz ne yapardınız yakınınızın gözünüzün içine baka baka yalan söylüyor olduğunu sezdiğinizde? Sıradan bir insan 10 dakikalık bir konuşmada üç yalan söylermiş, Yalan söyleyen insan bilinenin aksine göz kontağı kurmaya devam edermiş, karşısındaki kişinin, yalanına inanıp inanmadığını anlamaya çalışmak için, dürüst kişiler konuşurken gözlerini başka noktaya sabitlerken - anılarını gözden geçirmekmiş bu- yalan söyleyen kişinin ise gözden geçirecek anıları olmadığı için göz kontağına devam edermiş. Erkekler yalan söylerken, burunlarında hassaslaşan dokular varmış; bu, burunlarının kaşınmasına sebep olurmuş,  bu yüzden, yalan söylerken kişi burnu ile oynarmış. Bir insan bir şeye 1 saniyeden fazla şa...
babaanne ile büyümek anneanne, babaanne yanında büyüyüp sokakta çocuk olmak Eğer anneanne ya da babaanne yanında büyüdüysen her durumda söylenecek atasözlerini bilirsin, ikindi çaylarında bisküvi yanına paşa çayın hazırdır, sınırsız patates kızartması senindir asla üşenmezler, dualarla uyutulursun, banyoda saatlerce kese yapılırsın, limon kolonyası ve gül suyu kokarsın çok da seversin, çok sevilirsin sevgi arsızı olursun, sınav öncesi anneannenin duasını aldıysan o sınavdan en yüksek notu alacağını zannedersin, ‘düşersin yapma’ diyen olmadığı için sıkıldıkça çizgi film kahramanlarına özenip kapı eşiklerine tırmanırsın, koltuk minderlerini dağıtmana bir şey denilmediği için onlar senin her daim atın olur, tabureler araban…, evcilik oyunlarında oyuncaklarla değil evdeki kap kacağı kullanırsın,halan ya da dayınla ranzada uyursun, saçlarına jöle sürmene kimse karışmaz,evin içinde balkon kapı girişinde hamak benzeri salıncağın her daim hazırdır, balkonda dilimlerine sınır koyulmadığı...